Soru Sor
Sorunu sor hemen cevaplansın.
Kül rengi bir at üstünde
Nevers'e
Yeşil bir at üstünde
Issioir'a
Binmiş kara bir ata
Ah! Ne güzel! Ne güzel!
Ah! Ne güzel! Ne güzel!
Tiuu!
Çan çalıyor dinle
Kızım Yvonne şerefine
Perpignan'da ölen kimdi?
Albayın yeğeni!
Epinal'de ölen kimdi?
Onbaşının eşi!
Tiuu!
Ya Paris'te babacığım
Paris'te ne veriyorsun bana
Vereceğim yaş gününde
Bir şapka fındık büyüklüğünde
Atlastan çanta bir de
Tutasın diye elinde
Al ipekten bir şemsiye
Sapı süslü püskülle
Yaldızlı bir elbise
Pabuçlar portakal renginde
Mücevherler beşibiryerde
Takasın diye pazarları
Tiuu!
Çan çalıyor dinle
Kızım Yvonne şerefine
Bu çalan çan Paris'in
Geldi vakti yatağa girmenin
Bu çalan çan Nogent'in çanı
Babanın da geldi yatma zamanı
Bu çalan çan Givet'nin
Geldi vakti yatakta kestirmenin.
Ah! Olmaz! Daha bitmedi! Söyle!
Al, bana bir de araba demirden
Toz - duman kaldıran yürürken
Arkasından önünden
Dikkat Bayanlar geçit bekçileri çekilin önümden
Geliyor Yvonne'la babacığı
Tiuu!
Max Jacob
(Çeviren: Engin Ertem)
Hayatı anladım ölümü de bir ölümlü ancak benim kadar anlar
Denedim acının her türlüsünü sevinçlerini aşkın
Bazı bazı yabana atılmadı düşündüklerim
Birkaç dil bilirim
Az çok gezdim tozdum
Savaşı gördüm topçuda piyadede
Başımdan yaralandım kloroform verip yardılar
En yakın dostlarım bu Allanın belâsı kavgada gitti
Eskiden yeniden bir insan ancak benim kadar anlar
Bu savaşı bugünlük bir yana bırakalım da
Bizbize bize göre dostlar
Bir sürü giden gelenekle yenilik Buyrulukla Serüven
Kapışmasını bir hükme bağlayalım
Sizler ki ağzınızın yapısı Tanrı ağzıyla bir
Ağzınızdan her çıkan buyruk demektir
Boş görün sırasında karşılaştırınca
O buyruk dışına çıkmıyan kulları
Biz serüvenden serüvene koşanlarla
Düşman tutmayın bizi kendinize
Size geçmiş bilinmedik ülkeler bağışlamaktı meramımız
Sır çiçek sunar o ülkede her kim uzatırsa elin
O ülkede yeni yeni ateşler renk renk görülmedik
Akla imgeleme sığmaz nice bin görüntüler
Her biri gerçekleştirmeyi bekler
Meramımız erişmek o iyilik diyarına o suspus o uçsuz bucaksız
Zaman olur eldedir zaman olur ki tekrar geçer ele
Acınsın biz durmadan gelecekle sonsuz
Sınırlarında dövüşenlere
Acınsın hata ettiklerimize günah işlediklerimize
Geldi çattı sarsıcı yaz mevsimi
Gençliğim tıpkı göçüp giden bahar
Ey güneş gelen o yakıcı Bilgelik demi
Beklediğim
O tatlı o soylu biçimle beraber
Seveyim diye ölünceye kadar
Kendine çeker beni gücüyle bir mıknatısın
Tapılası canayakın
Kızıl saçlı bir dilber
Derler saçları altın
Uzun güzel bir şavkın
Gözalan alevlerinde
Çaygülleri yana söne
Gülün gülün gene bana
Karşımda cümle âlem hele siz buralılar
Demeye dilim varmaz desem neler var
Neler var demeye kalksam izniniz çıkmaz
Gelin acıyın bana.
Apollinaire
(Çev.: Necati Cumalı)
Avcılar koştu, güvercinler uçtu
Hırsızlara gün doğdu, derman için bir tek elma yok
Yalnız bir sarhoşun şapkası kaldı
İyi sanat doğrusu şu şapka satıcılığı
İlla ki sarhoş şapkası satıcılığı
Hendeklerde mi dersin
Çayırlar üzerinde mi, ağaçlar üzerinde mi
Bul bulabildiğin kadar şapka
Yenileri ise daima Kermarec’te bulunur
Kermarec, Lannion’da şapka satıcısı
Rüzgârdır onun için çalışan
Bense küçük bir terzi
Ben de şapka satıcısı olacağım
Elma şarabı çalışacak benim için
Ve Kermarec kadar zengin olduğum zaman
Elma şarabı için elmalar veren bir elma bahçesi alacağım
Ve ehli güvercinler
Bordeaux’daysam şarap içeceğim
Ve güneşin altında yürüyeceğim
Max Jacob
(Çeviren: Sezai Karakoç)
Tarih: 2019-11-13 08:25:06 Kategori: Edebiyat
Soru Tarat
Kitaptan sorunu tarat hemen cevaplansın.
Sorunu sor hemen cevaplansın.
Edebiyatta Kübizm Örnekleri Nedir
Bu Yazıda Neler Var:
ÇOCUKLAR ve CİCİ BEYLER İÇİN
Paris'eKül rengi bir at üstünde
Nevers'e
Yeşil bir at üstünde
Issioir'a
Binmiş kara bir ata
Ah! Ne güzel! Ne güzel!
Ah! Ne güzel! Ne güzel!
Tiuu!
Çan çalıyor dinle
Kızım Yvonne şerefine
Perpignan'da ölen kimdi?
Albayın yeğeni!
Epinal'de ölen kimdi?
Onbaşının eşi!
Tiuu!
Ya Paris'te babacığım
Paris'te ne veriyorsun bana
Vereceğim yaş gününde
Bir şapka fındık büyüklüğünde
Atlastan çanta bir de
Tutasın diye elinde
Al ipekten bir şemsiye
Sapı süslü püskülle
Yaldızlı bir elbise
Pabuçlar portakal renginde
Mücevherler beşibiryerde
Takasın diye pazarları
Tiuu!
Çan çalıyor dinle
Kızım Yvonne şerefine
Bu çalan çan Paris'in
Geldi vakti yatağa girmenin
Bu çalan çan Nogent'in çanı
Babanın da geldi yatma zamanı
Bu çalan çan Givet'nin
Geldi vakti yatakta kestirmenin.
Ah! Olmaz! Daha bitmedi! Söyle!
Al, bana bir de araba demirden
Toz - duman kaldıran yürürken
Arkasından önünden
Dikkat Bayanlar geçit bekçileri çekilin önümden
Geliyor Yvonne'la babacığı
Tiuu!
Max Jacob
(Çeviren: Engin Ertem)
KIZIL SAÇLI DİLBER
Ele güne karşı duygu dolu bir insan olarak ortadayımHayatı anladım ölümü de bir ölümlü ancak benim kadar anlar
Denedim acının her türlüsünü sevinçlerini aşkın
Bazı bazı yabana atılmadı düşündüklerim
Birkaç dil bilirim
Az çok gezdim tozdum
Savaşı gördüm topçuda piyadede
Başımdan yaralandım kloroform verip yardılar
En yakın dostlarım bu Allanın belâsı kavgada gitti
Eskiden yeniden bir insan ancak benim kadar anlar
Bu savaşı bugünlük bir yana bırakalım da
Bizbize bize göre dostlar
Bir sürü giden gelenekle yenilik Buyrulukla Serüven
Kapışmasını bir hükme bağlayalım
Sizler ki ağzınızın yapısı Tanrı ağzıyla bir
Ağzınızdan her çıkan buyruk demektir
Boş görün sırasında karşılaştırınca
O buyruk dışına çıkmıyan kulları
Biz serüvenden serüvene koşanlarla
Düşman tutmayın bizi kendinize
Size geçmiş bilinmedik ülkeler bağışlamaktı meramımız
Sır çiçek sunar o ülkede her kim uzatırsa elin
O ülkede yeni yeni ateşler renk renk görülmedik
Akla imgeleme sığmaz nice bin görüntüler
Her biri gerçekleştirmeyi bekler
Meramımız erişmek o iyilik diyarına o suspus o uçsuz bucaksız
Zaman olur eldedir zaman olur ki tekrar geçer ele
Acınsın biz durmadan gelecekle sonsuz
Sınırlarında dövüşenlere
Acınsın hata ettiklerimize günah işlediklerimize
Geldi çattı sarsıcı yaz mevsimi
Gençliğim tıpkı göçüp giden bahar
Ey güneş gelen o yakıcı Bilgelik demi
Beklediğim
O tatlı o soylu biçimle beraber
Seveyim diye ölünceye kadar
Kendine çeker beni gücüyle bir mıknatısın
Tapılası canayakın
Kızıl saçlı bir dilber
Derler saçları altın
Uzun güzel bir şavkın
Gözalan alevlerinde
Çaygülleri yana söne
Gülün gülün gene bana
Karşımda cümle âlem hele siz buralılar
Demeye dilim varmaz desem neler var
Neler var demeye kalksam izniniz çıkmaz
Gelin acıyın bana.
Apollinaire
(Çev.: Necati Cumalı)
ŞAPKA SATICISI
Bir elma ağacının üstünde uçtu güvercinlerAvcılar koştu, güvercinler uçtu
Hırsızlara gün doğdu, derman için bir tek elma yok
Yalnız bir sarhoşun şapkası kaldı
İyi sanat doğrusu şu şapka satıcılığı
İlla ki sarhoş şapkası satıcılığı
Hendeklerde mi dersin
Çayırlar üzerinde mi, ağaçlar üzerinde mi
Bul bulabildiğin kadar şapka
Yenileri ise daima Kermarec’te bulunur
Kermarec, Lannion’da şapka satıcısı
Rüzgârdır onun için çalışan
Bense küçük bir terzi
Ben de şapka satıcısı olacağım
Elma şarabı çalışacak benim için
Ve Kermarec kadar zengin olduğum zaman
Elma şarabı için elmalar veren bir elma bahçesi alacağım
Ve ehli güvercinler
Bordeaux’daysam şarap içeceğim
Ve güneşin altında yürüyeceğim
Max Jacob
(Çeviren: Sezai Karakoç)
Tarih: 2019-11-13 08:25:06 Kategori: Edebiyat
Kitaptan sorunu tarat hemen cevaplansın.
Yorum Yapx